İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne Yönelik Operasyonlarda Tutuklanan Gençlerin Durumu Endişe Verici
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyonlar sonucunda tutuklanan gençlerin bir kısmı uzun süredir cezaevinde tutuluyor. Ancak hala iddianame hazırlanmış değil. Avukat Ekin Bircan, bu durumu adli olmanın ötesinde anayasal insan hakları ihlali olarak nitelendirdi.
Bircan, tutukluluğun ceza değil istisna olduğunu vurgulayarak, “Gençler suçlu ilan edilerek cezaevine konuluyor. İddianamenin gecikmesi, onların hukuki statüsünü belirsizleştiriyor. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, makul sürede yargılanma hakkını güvence altına alır. Bu açıkça ihlal ediliyor” dedi.
Masumiyet Karinesi İhlali
Cezaevinde tutulan gençlerin henüz suçlanmadığı halde özgürlüklerinden mahrum bırakıldığını belirten Bircan, bunun doğrudan “masumiyet karinesinin ihlali” anlamına geldiğini ifade etti. Delil toplanmadan suçlama netleşmediğinde, tutukluluğun devam etmesinin hukuka aykırı olduğunu söyledi.
Bircan, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında bu durumların hak ihlali olduğunu hatırlatarak, “Bu sadece bir prosedür meselesi değil; gençlerin hayatı geri döndürülemez şekilde etkileniyor” şeklinde konuştu.
Savunma Hakkı ve Psikolojik Etkiler
Bircan, cezaevine girişin ilk günlerinin psikolojik açıdan önemli olduğunu belirterek, avukat görüşlerinin hayati önem taşıdığını söyledi. Gençlerin cezaevinde moral açısından zorlandığını ve umutsuzluğa kapıldığını belirten Bircan, “İnsan onuru ihlal edildiğinde, tutukluluğun meşruiyeti ortadan kalkar. Sağlıklı bir savunma dahi yapamayan gençler için tahliye değerlendirilmelidir” dedi.
Tutukluluk Süresinin Otomatik Uzatılması Hukuka Aykırı
Bircan, iddianamenin gecikmesi nedeniyle tutukluluk süresinin otomatik olarak uzatılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, her geçen gün tahliye talebinin hukuki zeminini güçlendirdiğini söyledi. “Savcılık suçlamayı somutlaştıramıyorsa, özgürlük kısıtlanamaz” değerlendirmesini yaptı.
Koğuş Riskleri ve İdarenin Sorumluluğu
Bircan, bazı gençlerin diğer adli tutuklularla aynı koğuşlarda tutulmasının güvenliklerinin tehlikeye girdiği iddialarına da değindi. Cezaevi idarelerinin bu konuda açık bir yükümlülüğü olduğunu belirten Bircan, güvenlik riski taşıyan durumlar için Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne başvuru yapılması gerektiğini ifade etti.
Toplumsal Destek Gençler İçin Önemli
Yargının sadece dosya ve deliller üzerinden karar vermesi gerektiğini belirten Bircan, toplumsal desteğin kamuoyunun kararlarını etkileyebileceğini belirtti. Bircan, “Bu gençler sadece yargılanmıyor, unutulmaktan da korkuyorlar” diyerek, kamuoyunun ilgisinin hem yargıya hem de tutukluların psikolojisine etkisine dikkat çekti.
Bircan, “Bir dosyanın gündemde kalması, vicdanları harekete geçirir. Vicdan harekete geçtiğinde yargı da daha dikkatli ve şeffaf davranmak zorunda kalır.“
‘Bu Süreç Takip Edilmelidir, İzlenmemelidir’
Bircan, hukukçuların yanı sıra gazetecilerin, ailelerin, sivil toplumun ve toplumun vicdanını temsil eden herkesin bu süreci yakından takip etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Her sosyal medya paylaşımı, her sahiplenme içerideki bir gencin umudunu canlı tutar. Bu yüzden seyirci değil, dayanışma içinde olmalıyız.“